mehmet rauf/eylül
1 sayfadaki 1 sayfası
mehmet rauf/eylül
KİTABIN KONUSU:
Süreyya ve onun karısı Suat ve akrabaları olan Necip Bey ile aralarında geçen olayları anlatmaktadır.
KİTABIN ÖZETİ:
Süreyya ve karısı Suat’ la birlikte babasının
evinde oturmaktadır. Ama bu halden memnun değildirler. Babası hem
yaşlı, hem dediği dediktir. Onun yüzünden her yaz bir tane taş ocağına
benzeyen köye gelirler ve orada sıkıntıdan patlarlar. Suat bu arada
başka olaylardan da sıkılmaktadır. Suat’ ın kardeşi Hacer akrabası olan
Necip Bey’ le gönül eğlendirmektedir. Hacer evli ve eşi de onun için
herşeyini verecek nitelikte bir eştir. Daha sonraları Suat ile Süreyya
birlikte mutlu bir şekilde yaşayabilmenin yolunu aramışlar ve
bulmuşlardır. Suat Hanım gizlice babasından para isteyip eşi için bir
yalı kiralar. Kocası bu duruma çok sevinir.
Necip de hem dostarı hemde akrabaları olarak
Suat ve Süreyya’ nın yanına gelir. Süreyya için yelkenle gezmek ve
balık tutmak vazgeçilmez bir zevktir. Süreyya bu alışkanlıklarını
sürdürürken Suat da Necip’le birlikte piyano çalmaktadır.
Başbaşa geçen bu uzun yaz tatilinin sonlarında
Necip Bey birşeylerin olduğunu, Suat Hanım’a aşık olduğunu anlar. Bu
durumdan kurtulmaya çalışsada başarılı olamaz. Sonunda çare olarak
onların yanından ayrılmaya karar verir. Giderkende Suat’ın
eldivenlerinden bir tanesini izinsiz olarak hatıra olması için alır.
Daha sonraları Necip’in tifoya tutulduğu
öğrenilir. Süreyya ve Suat buna çok üzülürler. Tehlike devresi geçince
Necip’in yanına giderler. Necip hastalığın etkisiyle sinir yorgunluğu
içerisindedir. Hacer Necip’in hastalığı sırasında yanında bulunmuş ve o
sıralarda Necip’in kendiden geçmiş olduğu zamanda yastığının altından
bir bayan eldiveni bulmuştur. Hep birlikte hasta hakkında konuşurlarken
Necip’in annesi eldiveni gösterir. Suat kendi eldivenini görünce şok
olur ve olayı anlar fakat kimseye sezdirmez. O sırada Necip’te sapsarı
olur utancından ve çaresizliğinden ne yapacağını bilemez.
Necip hastalıktan sonraki iyileşme devresini
yalıda geçirilmek üzere mecbur edilir. Halbuki O, onlardan kaçmak için
uğraşmaktadır.
Bir yaz sessiz ve olaysız bir şekilde
geçmiştir. Eylül gelince Süreyya konağa gider. Bu gidiş beklenen bir
gidiş değildir. Suat bu duruma anlam veremez. Daha gitmeden önce kışı
bile beraber geçireceklerini söylemiştir. Ama Süreyya birşeyleri sezmiş
olup, o yüzden gitmiştir.
Konağa geri dönülür. Necip artık eskisi kadar
yalıya gelmemektedir. Hele Hacer’in davranışları , onların her
bakışlarından anlam çıkarmaya çalışan tavrı her ikisini de deliye
döndürür. Birbirlerini buldukları anda , ister istemez
kaybedeceklerdir. Suat kendisinden kalan , Necip’in aldığı eldivenin
diğerini de verir. Bunun sebebi ise artık hayatın Suat için yaşamaya
değer bir tarafı kalmamasıdır.
O gece konakta yangın çıkar.Herkesi bir telaş
ve korku alıp götürür. Canlarını zor kurtarırlar. Ama Suat ortalıklarda
yoktur. Süreyya alevlerin içine doğru Suat diye inlemektedir. Ama
cesaret edemez. Necip bir haykırışla içeriye fırlar . Her ikiside çöken
tavanın altında can verirler.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Her ikisi de evli olan kişilerin ellerinde
olmadan , birarada bulundukları sürede birbirlerine , eşlerinden
habersiz yakınkaşmaları ve aralarındaki yasak aşkı anlatmaktadır.
KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ :
Suat: Kocası Süreyya ile mutlu bir evlilik sürdürürken Necip Bey’e aşık olur.
Necip: Akrabaları olan Süreyya ve Suat’ın yanına gelip , Suat’a aşık olan bir adamdır.
Süreyya : Suat’ın kocasıdır. Onun için yelkenle gezmek ve balık tutmak vazgeçilmez bir zevktir.
Hacer: Suat’ın kardeşi ve Necip ile gönül eğlendiren bir kadındır.
YAZAR HAKKINDA BİLGİ:
İstanbul’da doğdu. Soğuk Çeşme
Askeri Rüştiye’sini ve Bahriye Mektebi!ni bitirdi. Bir süre subaylık
yaptıktan sonra, 2. Meşrutiyet’in ilanından sonra bu görevinden
ayrıldı. Hayatını yazarlıkla kazanmaya başladı. 1923’ ten sonra da
ticaretle uğraşmaya başladı. Küçük yaşlarda iken edebiyata merak
sarmıştı. Birçok eser yazdı,çeviri yaptı. Servet-I Fünun hareketine
katıldı.
Süreyya ve onun karısı Suat ve akrabaları olan Necip Bey ile aralarında geçen olayları anlatmaktadır.
KİTABIN ÖZETİ:
Süreyya ve karısı Suat’ la birlikte babasının
evinde oturmaktadır. Ama bu halden memnun değildirler. Babası hem
yaşlı, hem dediği dediktir. Onun yüzünden her yaz bir tane taş ocağına
benzeyen köye gelirler ve orada sıkıntıdan patlarlar. Suat bu arada
başka olaylardan da sıkılmaktadır. Suat’ ın kardeşi Hacer akrabası olan
Necip Bey’ le gönül eğlendirmektedir. Hacer evli ve eşi de onun için
herşeyini verecek nitelikte bir eştir. Daha sonraları Suat ile Süreyya
birlikte mutlu bir şekilde yaşayabilmenin yolunu aramışlar ve
bulmuşlardır. Suat Hanım gizlice babasından para isteyip eşi için bir
yalı kiralar. Kocası bu duruma çok sevinir.
Necip de hem dostarı hemde akrabaları olarak
Suat ve Süreyya’ nın yanına gelir. Süreyya için yelkenle gezmek ve
balık tutmak vazgeçilmez bir zevktir. Süreyya bu alışkanlıklarını
sürdürürken Suat da Necip’le birlikte piyano çalmaktadır.
Başbaşa geçen bu uzun yaz tatilinin sonlarında
Necip Bey birşeylerin olduğunu, Suat Hanım’a aşık olduğunu anlar. Bu
durumdan kurtulmaya çalışsada başarılı olamaz. Sonunda çare olarak
onların yanından ayrılmaya karar verir. Giderkende Suat’ın
eldivenlerinden bir tanesini izinsiz olarak hatıra olması için alır.
Daha sonraları Necip’in tifoya tutulduğu
öğrenilir. Süreyya ve Suat buna çok üzülürler. Tehlike devresi geçince
Necip’in yanına giderler. Necip hastalığın etkisiyle sinir yorgunluğu
içerisindedir. Hacer Necip’in hastalığı sırasında yanında bulunmuş ve o
sıralarda Necip’in kendiden geçmiş olduğu zamanda yastığının altından
bir bayan eldiveni bulmuştur. Hep birlikte hasta hakkında konuşurlarken
Necip’in annesi eldiveni gösterir. Suat kendi eldivenini görünce şok
olur ve olayı anlar fakat kimseye sezdirmez. O sırada Necip’te sapsarı
olur utancından ve çaresizliğinden ne yapacağını bilemez.
Necip hastalıktan sonraki iyileşme devresini
yalıda geçirilmek üzere mecbur edilir. Halbuki O, onlardan kaçmak için
uğraşmaktadır.
Bir yaz sessiz ve olaysız bir şekilde
geçmiştir. Eylül gelince Süreyya konağa gider. Bu gidiş beklenen bir
gidiş değildir. Suat bu duruma anlam veremez. Daha gitmeden önce kışı
bile beraber geçireceklerini söylemiştir. Ama Süreyya birşeyleri sezmiş
olup, o yüzden gitmiştir.
Konağa geri dönülür. Necip artık eskisi kadar
yalıya gelmemektedir. Hele Hacer’in davranışları , onların her
bakışlarından anlam çıkarmaya çalışan tavrı her ikisini de deliye
döndürür. Birbirlerini buldukları anda , ister istemez
kaybedeceklerdir. Suat kendisinden kalan , Necip’in aldığı eldivenin
diğerini de verir. Bunun sebebi ise artık hayatın Suat için yaşamaya
değer bir tarafı kalmamasıdır.
O gece konakta yangın çıkar.Herkesi bir telaş
ve korku alıp götürür. Canlarını zor kurtarırlar. Ama Suat ortalıklarda
yoktur. Süreyya alevlerin içine doğru Suat diye inlemektedir. Ama
cesaret edemez. Necip bir haykırışla içeriye fırlar . Her ikiside çöken
tavanın altında can verirler.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Her ikisi de evli olan kişilerin ellerinde
olmadan , birarada bulundukları sürede birbirlerine , eşlerinden
habersiz yakınkaşmaları ve aralarındaki yasak aşkı anlatmaktadır.
KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ :
Suat: Kocası Süreyya ile mutlu bir evlilik sürdürürken Necip Bey’e aşık olur.
Necip: Akrabaları olan Süreyya ve Suat’ın yanına gelip , Suat’a aşık olan bir adamdır.
Süreyya : Suat’ın kocasıdır. Onun için yelkenle gezmek ve balık tutmak vazgeçilmez bir zevktir.
Hacer: Suat’ın kardeşi ve Necip ile gönül eğlendiren bir kadındır.
YAZAR HAKKINDA BİLGİ:
İstanbul’da doğdu. Soğuk Çeşme
Askeri Rüştiye’sini ve Bahriye Mektebi!ni bitirdi. Bir süre subaylık
yaptıktan sonra, 2. Meşrutiyet’in ilanından sonra bu görevinden
ayrıldı. Hayatını yazarlıkla kazanmaya başladı. 1923’ ten sonra da
ticaretle uğraşmaya başladı. Küçük yaşlarda iken edebiyata merak
sarmıştı. Birçok eser yazdı,çeviri yaptı. Servet-I Fünun hareketine
katıldı.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz