Otomatik Portakal
1 sayfadaki 1 sayfası
Otomatik Portakal
Anthony Burgess'in en ünlü eserlerinden birisi olan "A Clockwork Orange - Otomatik Portakal", bir romandır.
Kitapta Alex adlı gencin arkadaş grubu ile yaşından çok suça
karıştıktan sonra hapishaneye düşmesi ve sonrasında rehabilitasyona
alınması anlatılıyor. Ancak başına gelen rehabilitasyon adı altındaki
tüm işkencelerden sonra özgürlüğüne iki yıl sonra kavuşunca yine eski
Alex olması insanı durup düşündürüyor. Burgess bu kitaba kendinden çok
şey katmış olmakla birlikte; Alex'in kimliğini de hemen dışa vuruyor,
şöyle ki; A eki olumsuzluk içermektedir ve lex ise kanun anlamına gelmektedir.
Ağır sorunlarla yüklü çağımızın,gerilimli ve derin çelişkilerle dolu
süper toplumlarında, bir BİRİM olarak insanın yazgısı ne yönde
gelişmektedir?
Bir süper toplumun parıltılı görünümü altındaki yalnız ve umarsız
insanın,ekonomik ve politik topografyasını çizerken,ruhsal yıkımlarda
bile yeni bir dünya yaratma ülküsünü alabildiğine canlı tutuyor.
Ayrıca eser Türkçe'ye Aziz Üstel tarafından çevrilmiştir.
Aslında eser o kadar geniş bir zamana hitap ediyor ki bahsettiği
durumlar halen dünyamızın başlıca problemleri arasında yer alıyor. En
önemlisi de insanın seçim hakkını zapetmeye eleştirel bir bakış
sunuyor. İyilik seçilmeli mi yoksa insanlar zorla iyiliğe
yönlendirilmeli mi? Bu iki çelişkiyi ortaya koyup insanın da bu konu
hakkında kafa yormasını sağlıyor.
Ayrıca diğer önemli bir nokta da kitapta klasik müziğin şiddetli
anlarla örtüşmesi. Bunlardan bazı örnekler Mozart ve Beethoven. Bu
şekilde bana kalırsa insanların dikkatleri klasik müziğe çekilmeye
çalışılmış yazar tarafından.
Kitaptan bir alıntı aslında kitabı özetliyor: "Tüm hayvanların en
zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir baskı yöntemi
uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç
kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey
yapamıyorum..."
Kitapta Alex adlı gencin arkadaş grubu ile yaşından çok suça
karıştıktan sonra hapishaneye düşmesi ve sonrasında rehabilitasyona
alınması anlatılıyor. Ancak başına gelen rehabilitasyon adı altındaki
tüm işkencelerden sonra özgürlüğüne iki yıl sonra kavuşunca yine eski
Alex olması insanı durup düşündürüyor. Burgess bu kitaba kendinden çok
şey katmış olmakla birlikte; Alex'in kimliğini de hemen dışa vuruyor,
şöyle ki; A eki olumsuzluk içermektedir ve lex ise kanun anlamına gelmektedir.
Ağır sorunlarla yüklü çağımızın,gerilimli ve derin çelişkilerle dolu
süper toplumlarında, bir BİRİM olarak insanın yazgısı ne yönde
gelişmektedir?
Bir süper toplumun parıltılı görünümü altındaki yalnız ve umarsız
insanın,ekonomik ve politik topografyasını çizerken,ruhsal yıkımlarda
bile yeni bir dünya yaratma ülküsünü alabildiğine canlı tutuyor.
Ayrıca eser Türkçe'ye Aziz Üstel tarafından çevrilmiştir.
Aslında eser o kadar geniş bir zamana hitap ediyor ki bahsettiği
durumlar halen dünyamızın başlıca problemleri arasında yer alıyor. En
önemlisi de insanın seçim hakkını zapetmeye eleştirel bir bakış
sunuyor. İyilik seçilmeli mi yoksa insanlar zorla iyiliğe
yönlendirilmeli mi? Bu iki çelişkiyi ortaya koyup insanın da bu konu
hakkında kafa yormasını sağlıyor.
Ayrıca diğer önemli bir nokta da kitapta klasik müziğin şiddetli
anlarla örtüşmesi. Bunlardan bazı örnekler Mozart ve Beethoven. Bu
şekilde bana kalırsa insanların dikkatleri klasik müziğe çekilmeye
çalışılmış yazar tarafından.
Kitaptan bir alıntı aslında kitabı özetliyor: "Tüm hayvanların en
zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir baskı yöntemi
uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç
kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey
yapamıyorum..."
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz